Birlikten yapılan açıklamada, bu durumun sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekilerek, uluslararası sözleşmelerin devletlere yüklediği sorumluluklara vurgu yapıldı. Özellikle İstanbul Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin (ÇHS), çocuklara yönelik şiddeti önlemek, mağdurları korumak ve her çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüme, eğitim alma ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını güvence altına aldığı hatırlatıldı. Ancak, çocukların ebeveyn olması gibi durumların bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğini gösterdiği belirtildi.
Çocuk Haklarının İhlali ve Erken Yaşta Evliliklerin Sonuçları
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği, çocuk yaşta ebeveyn olmanın ciddi sonuçları olduğunu ve bu durumun:
- Çocukların eğitim hakkını ihlal ettiğini,
- Hayat boyu süren yoksulluk döngüsüne yol açtığını,
- Çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimini olumsuz etkilediğini,
- Toplumda bireysel ve toplumsal travmalara sebep olduğunu vurguladı.
Ayrıca, devletin çocuk istismarı ve erken yaşta evlilik vakalarına yönelik müdahalesinin etkin ve kapsamlı olması gerektiği ifade edilerek, bu konuda acil adımlar atılmasının zorunluluğuna dikkat çekildi.
Acil Önlemler Çağrısı
Birlik, çocuk haklarının korunması için şu önlemlerin alınmasını önerdi:
1. Önleyici Eğitim Programları:Erken yaşta evlilik ve istismar konularında bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılması, toplumun bilinçlendirilmesi.
2. Hukuki Süreçlerin Hızlandırılması: Çocuk istismarı ve zorla evlilik şikayetlerinin ciddiyetle ele alınması ve etkin yasal süreçlerin işletilmesi.
3. Toplumsal Farkındalık Artışı: Çocukların hakları konusunda bilinçlendirilmesi, okullarda beden tanıma ve cinsellik eğitiminin müfredata dahil edilmesi.
4. Meslek Gruplarının Eğitimi:Polis, sosyal hizmet uzmanları ve sağlık çalışanlarının çocuk hakları konusunda bilgilendirilmesi ve duyarlılıklarının artırılması.
Birlik açıklamasında, çocukları koruyamamanın yalnızca mağdur çocukların değil, tüm toplumun geleceğini tehdit ettiği ifade edildi. Çocuk haklarının korunmasının sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda insani bir görev olduğu vurgulandı.
Son olarak, “Çocukları koruyamadığımız her gün, insanlık onurumuzdan bir şeyler kaybettiğimiz gündür” ifadeleriyle devletin ve toplumun sorumluluğu bir kez daha hatırlatıldı.