
Şimdi gelelim şu meşhur bone ve bandana meselesine… Milli Eğitim Bakanlığı bir karar aldı...
Serbest...
Ve kıyamet koptu! Neden mi? Çünkü birileri çıktı, “18 yaş altı herkes çocuktur, korunmalıdır!” dedi. E, güzel. O zaman bir adım daha atalım.
Çocukları Korumak Mı?
Ama Kimi?
Onur Yürüyüşü’nü hatırlayın…
3 yaşındaki bebeğin arabasına bayrak asılmış.
9 yaşındaki çocukların elinde gökkuşağı bayrağı…
Peki, bu çocuklar gerçekten mi kendi özgür iradeleriyle o bayrakları tutuyor? Yoksa modern dünyanın cilalı “özgürlük” ambalajı içinde “hadi çocuğum, sen de eline al, biz özgürlükçüyüz” diyerek ellerine tutuşturulan bir aksesuar mı?
Şimdi soruyorum...
O çocukları yönlendiren ailelere kimse “Bu çocuk 18 yaş altında, burada ne işi var?” diye sordu mu? Hayır.
Çünkü orada mesele “özgürlük” idi, öyle mi? Peki, o gün ne oldu? Çocuklarımı sinemaya götürmedim. Çünkü sorduklarında ne diyeceğimi bilemedim.
Ama asıl mesele şu...
Kimse çıkıp ‘Bu çocuklar burada ne arıyor?’ demedi!
Çünkü konu “özgürlük” olunca herkesin dili tutuldu...
Ama aynı çocuk başını örtmek istediğinde…
İşte o zaman ne oldu? Bir anda koruma içgüdüleri devreye girdi!
Başörtüsü Takmak İsteyen Çocuk...
Tehlike Çanları Çalıyor!
İrsen Küçük Ortaokulu’ndaki olay…
Bir kız öğrenci kapanmak istedi. Ne oldu? Anında çocuk sorgulandı...
Okul yönetimi, pedagoglar devreye girdi. Kız defalarca “Kendi isteğimle kapanıyorum” dedi. Ama kimse inanmadı. “Acaba ailesi mi baskı yapıyor?” diye çocuğun psikolojisini didik didik ettiler.
E, hani 18 yaş altındaki çocuk özgür idi? Hani herkesin kararına saygı duyuluyordu? Demek ki mesele özgürlük değilmiş. Mesele, kimin özgürlüğünün kabul göreceğine karar vermekmiş.
Ve asıl soru şu...
Ya bu kız, toplum baskısını kaldıramazsa?
Ya sırf başörtüsü takmak istedi diye yalnızlaştırılırsa ...
Umarım pedagoglar bunun için de bir yol bulmuşlardır ya da bulacaklardır...
Peki ya eğitim hakkından mahrum edilirse?
Hani özgürlük vardı? Yoksa o da mı seçici bir hak?
Başörtüsüyle Sınava Girmek mi?
Olmaz!
Ama Bikini?
Ve geldik diğer meseleye. Bir lise öğrencisi, sınava başörtüsüyle girmek istiyor. Peki, gelen tepkiler ne? "O zaman derslere bikiniyle de girilsin!"
Yahu, hangi devlet dairesine bikiniyle girebiliyorsunuz? Hangi mahkemeye, hangi resmi kuruma bikiniyle alınıyorsunuz? Bu nasıl bir kıyas? Özgürlüğü gerçekten savunuyor musunuz, yoksa laf olsun diye mi konuşuyorsunuz?
Ve sonra o talihsiz, o utanç verici söz: "Go home Ayşe!"
Buyurun işte. Mesele başörtüsü mü değil mi? Eğer mesele başörtüsü değilse, bu cümlenin anlamı ne?
"Go home Ayşe"olmayan kim var burada Allahınızın aşkına...
Burada nefes alan bu ülke için mücadele etmiş ya da etmeye devam eden insanlar nereden gelmişlerdir?
Yani şunu mu anlayalım
"Go Home Ayşe'ler"çekilsin Hititler gelsin...
Ha savunduğunuz değerlere göre “Git buradan” demek, hangi özgürlüğe sığıyor?
Ama tabi ki klasik çifte standart burada da devrede…
Özete gelecek olursak...
Onur Yürüyüşü’nde sallanan bayrak özgürlükse, başörtüsü neden yobazlık oluyor?
Üniversite ve "Usülsüz Diploma" Meselesi...
“Diren” Ama Seçerek!
Ve geldik üniversitelere…
Kendi memleketinin üniversitelerini yerden yere vuracaksın.
Sonra kapısına başka üniversitelerin araçları yanaşıp öğrencileri toplarken ses çıkarmayacaksın...
Ama Türkiye’de olunca “Diren Boğaziçi" "Diren İstanbul Üniversitesi” diye bağıracaksın.
Hani şeffaflıktı, hani dürüstlüktü?
Hani mesele eğitimdi? Yok, mesele muhalefetçilik!
Ne kadar protest edersek, ne kadar karşı çıkarsak, o kadar haklıyız sanrısı. Gerçekten inandığınız bir değer yok galiba ve sadece "biz neye karşı olmalıyız?" diye kendinize sormaktan ibaret bir duruşunuz var.
Sonuç...
Samimi misiniz?
Özgürlük mü dediniz? Hadi oradan!
Eğer özgürlükse, herkes için özgürlük! Başörtüsünü savunanı yobaz ilan edip, diğer tarafta gökkuşağı bayrağını çocuklara tutuşturmayı “ilericilik” diye yutturmaya çalışamazsınız.
Ya gerçekten özgürlükçüsünüzdür ya da sadece işinize geldiği kadar.
Şimdi, kendinize aynada bakın ve sorun...
Özgürlüğü mü savunuyorsunuz, yoksa sadece kendi doğrularınızı zorla kabul ettirmeye mi çalışıyorsunuz?
Samimiyseniz, gösterin. Değilseniz, bu kadar iki yüzlülük fazla.
Muhalefet güzel şeydir, siyaseti geliştirir, bağımsız ve menfaatsiz olursa...