Paylaşımında çocukluk anılarından yola çıkarak toplumsal değişimleri değerlendiren Akacan, "Biz çocukken gül gibi geçinip giderdik. Babam polis memuruydu, annem ev hanımı. Bugün ise aynı yaşam standartlarını sürdürmek imkansız hale geldi," ifadelerini kullandı.
“Eski mahalle kültürü yerini lüks tüketime bıraktı”
Akacan, geçmişte mahalle kültürünün hâkim olduğunu, komşuluk ilişkilerinin güçlü olduğunu ve ailelerin daha sade bir yaşam sürdüğünü vurgularken, günümüzde insanların özel okullar, elektronik cihazlar, lüks restoranlar ve tatiller gibi masraflar için büyük harcamalar yaptığını belirtti. Bu durumun gelir adaletsizliğini derinleştirdiğini ifade eden Akacan, “Biz alabiliyorsak, gelir düzeyi düşük olan biri neden çocuğuna telefon alamaz? İnsanların bu dünyada her şeyden mahrum kalmaması gerekir,” diyerek sosyal adalet çağrısında bulundu.
"Sosyal devlet anlayışı eksik"
Akacan, paylaşımında özellikle politikacıların empati eksikliğini eleştirerek, sosyal devlet anlayışının zayıf olduğunu söyledi:
"İnsanlar arasındaki bu fark neden? Bizim insanımız akıllı, kültürlü, çalışkan. Ancak bu eşitsizlik insanımızı bozuyor. Politikacıların asıl görevi bu sorunları çözmektir."
"Refah ve huzur herkesin hakkı"
Akacan, Dubai’yi örnek göstererek, ülkenin gelişmiş refah düzenine ve güvenlik sistemine dikkat çekti:
"Dubai’de herkes refah içinde yaşıyor. Herkes milyoner olamaz belki ama huzurlu bir yaşam hak edilmez mi? Biz de ufacık bir ülkeyiz. Kavga etmeyi bırakıp, dünyanın iyi örneklerinden ders almalıyız."
Bu paylaşımıyla Akacan, yalnızca iş dünyasında değil, toplumsal konularda da duyarlı bir duruş sergilediğini bir kez daha gösterdi. Paylaşımı,sosyal adalet tartışmalarını yeniden alevlendirdi.