
Cumhurbaşkanı Tatar, bu iddiaların Rum tarafının hayal ürünü ve manipülasyona dayalı politikalarının yeni bir uzantısı olduğuna dikkat çekerek, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın gerekli açıklamayı yaparak söz konusu iddiaların asılsız olduğunu net şekilde ortaya koyduğunu hatırlattı.
Rum tarafının yanı sıra iç politikada da bu tür spekülasyonlara zemin hazırlayan yaklaşımların bulunduğunu ifade eden Tatar, özellikle muhalefet cephesinden gelen “KKTC neden açıklama yapmadı?” şeklindeki eleştirilerin devleti itibarsızlaştırmaya yönelik olduğunu savundu.
Cumhurbaşkanı Tatar, yapılan resmi açıklamaların ardından bu iddialar üzerinden hâlâ siyasi kazanım elde etmeye çalışmanın, halkın iradesine karşı yürütülen sinsi bir kampanyaya hizmet ettiğini kaydetti. Devletin çıkarlarını önceleyen her siyasetçinin bu noktada söylemlerine dikkat etmesi gerektiğini belirtti.
Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve uluslararası statüsünün altını çizen Tatar, muhalefetin bu kavramlara yönelik küçümseyici tavrını da eleştirdi. Halkın iradesini Rum liderliğini ikna etme vizyonuna indirgemeyi doğru bulmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı, geçmişte yaşanan tecrübelerin bu yaklaşımın yanlışlığını ortaya koyduğunu ifade etti.
Açıklamasında uluslararası toplum ve Rum tarafına da mesaj gönderen Tatar, “Kıbrıs Türk Halkı’na uygulanan izolasyonlar sona ermeden, GKRY’ye yönelik kısıtlamaların kaldırılması mümkün değildir” ifadesini kullandı. Bu bağlamda Rum tarafının önce kendi baskıcı politikalarından vazgeçmesi gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, açıklamasının sonunda Kıbrıs Türk halkının edilgen değil, egemen ve kararlı bir aktör olduğunu vurgulayarak, bu iradeye saygı göstermeyenlerin halktan güven bekleyemeyeceğini ifade etti.
Kıbrıs meselesinde sahada ve masada kararlılıkla mücadele edeceğini belirten Tatar, halkın özne olma hakkını her koşulda savunmaya devam edeceğini yineledi.