Hristodulidis’in eski Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis’in cenaze görenine katılması nedeniyle dün öğleden sonra gerçekleşen görüşme, Saray dışında toplanan kalabalığın protestosu ve “killer go home” sloganları altında gerçekleşti. Herzog’u “rahatsız edecek sorular sorulmasın” diye Rum yönetiminin gazetecileri Saray’daki görüşmeye sokmadığı, görüşmenin “kapalı kapılar ardında yapıldığı” bilgisi verildi.
Rum siyasi partileri arasında, Herzog’un Hristodulidis tarafından ülkeye kabul edilmesi konusunda “açıklama savaşı” yaşandı.
Alithia, “İsrail Suriye’deki Türk Nüfuzunun Yayılmasından Endişeli… Herzog-Hristodulidis Bölgede Şekillenen Durumu Görüştü” başlıklı haberinde Güney Kıbrıs’a “acil” ziyaretinde Herzog’a BAE Dışişleri Bakanı'nın eşlik ettiğini belirtti.
“İran’ın alternatif düşmanı”
Gazete bu ziyaretin, kritik jeopolitik gelişmelerin yaşandığı ve İsraillilerin, Esad rejiminin düşmesinden sonra Ankara’yı “İran’ın alternatif düşmanı” haline getiren Türkiye’nin Suriye’deki nüfuzunun artmasından endişelendiği yönünde haber ve yorumlar yapılan bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çekti.
Jerusalem Post’un, İsrail Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye karşı güvenlik konulu özel bir görüşme yaptığını yazan gazete, görüşmenin, bölgedeki Türk nüfuzu arttığından Ankara’nın tehdit düzeyinde bir değişiklik olup olmadığının analizi için organize edildiği izahında bulunulduğunu kaydetti.
Habere göre, Jerusalem Post İsrail hükümet komitesinin Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz’a, Suriye’ye müdahil ve yeni rejime finansör olmak niyetinde olduğu atfedilen Türkiye ile muhtemel çatışma uyarısında bulunulan bir rapor verdi.
Rum Başkanlık Sarayı’nda gerçekleşen dünkü görüşmede Nikos Hristodulidis ve Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos’un Güney Kıbrıs’ın “direkt irtibatı koruma” sözü verdiği kaydedildi.
Fileleftheros “İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri Başkanlıkta… Suriye’deki Durum Herzog’u ve Zayed’i Getirdi… Görüşmelerin Odağında Türkiye’nin Rolü” başlıklı manşet haberinde, Hristodulidis’in Herzog ve Zayed ile yaptığı görüşmelerin, Kahire görüşmelerinin devamı niteliğinde olduğunu yazdı.
Herzog’un Hristodulidis’ten, bir gün önce Mısır Devlet Başkanı Abdel Fatah El Sisi ile neler görüştüğünü ve AB’nin Suriye konusunda oynayabileceği rolü öğrenmek istediğini belirten gazete, bu noktada, AB’nin Suriye’deki durumla ve AB’nin nasıl hareket edebileceğiyle ilgili çalışma belgesi hazırlanmasında Güney Kıbrıs’ın oynadığı role dikkat çekti.
Gazete, BAE Dışişleri Bakanı Zayed’in de Suriye’deki durumu, Dışişleri Bakanlığı döneminde birlikte çalıştığı ve irtibatını devam ettirdiği Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’le görüşmek için Güney Kıbrıs’a gittiğini yazdı.
Haberde Rum Başkanlık Sarayı’nda “neredeyse eş zamanlı” bulunmuş olmaları nedeniyle Herzog ve Zayed’in, kendi aralarında özel bir görüşme de yapmış olabileceklerine de dikkat çekildi.
Habere göre, Rum Sözcü Konstantinos Letimbiotis, yazılı açıklamasında, “bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alındığını ve bunlara dair görüş alışverişinde bulunulan Herzog-Hristodulidis görüşmesinde Suriye’deki durum ve Doğu Akdeniz’e olası etkileri üzerinde durulduğunu belirtti. Letimbiotis Güney Kıbrıs’ın “bölge ile AB arasındaki köprü olarak dengeleyici önemine” dikkat çekti.
Letimbiotis Hristodulidis-Zayed görüşmesinde de Suriye’deki durum, bölgeye yapabileceği etki ve iki ülkenin güvenlik ve istikrarı güçlendirip sürdürme noktasında iş birliği olanaklarının ele alındığını kaydetti.
Politis “Herzog’a ‘Her Şey İçin Teşekkürler” başlıklı haberinde Herzog’un Güney Kıbrıs’a “yıldırım ziyaretinin protestolar arasında gerçekleştiğine” dikkat çekerek, Suriye’deki yeni durumun, Ankara’nın uyguladığı nüfuz nedeniyle gerek İsrail gerek Güney Kıbrıs için kaygıları tetiklediğine vurgu yaptı.
“Her şey için teşekkürler…”
Gazete Rum Başkanlık Sarayı tarafından bir video yayımlandığını, Herzog’un Saray’dan ayrılışı sırasında çekilmiş videoda Hristodulidis ve Herzog’un çıkışta konuştuklarının görüldüğünü ancak sadece Hristodulidis’in ‘thanks for everything” (her şey için teşekkürler) ifadesinin duyulabildiğini aktardı.
Haberde Herzog’un ziyaretinin, İsrail tarafının talebi üzerine gerçekleştiği bilgisi verildi. Diplomatik bir kaynağın, Herzog ziyaretinin zamanlamasına dikkat çekerek, Kahire’deki üçlü zirve ile bağlantılı bulduğu kaydedildi.
Gazete analistlerin, İsrail Cumhurbaşkanı’nın, özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Benjamin Netanyahu hakkında tutuklama emri vermesinin ardından İsrail’in dış politikasında daha aktif rol üstlenmekte olduğu değerlendirmesine yer verdi.
Öte yandan Haravgi “Herzog’un Hristodulidis Tarafından kabul Edilmesi Katil İsrail Devletini Aklıyor… Başkanlık Önünde Kitlesel Seferberlik: ‘Savaş Suçluları Hoş Gelmez” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Rum yönetiminin, Herzog’u “rahatsız edecek sorular sorulmasın” diye gazetecileri Saray’daki görüşmeye sokmadığını, görüşmenin “kapalı kapılar ardında yapıldığını” yazdı.
Gazeteye göre “Tüm Kıbrıs Barış Platformu” tarafından organize edilen ve AKEL milletvekillerinin de katıldığı protestoda “Killer Go Home (Katil Evine Git) ”, “Savaş Suçluları Hoş Gelmez”, “Filistin’e Özgürlük, Soykırımı Durdurun”, “Kıbrıs Savaşa ve Soykırıma Karışmasın”, “Kıbrıs Savaş Üssü Değil Barış Köprüsü” sloganları atıldı.
Konsey Başkanı Tasos Kosteas, “Kıbrıslılar olarak bugün Gazze’de cereyan etmekte olan barbarlığa rıza göstermediğimizi, bunun Filistin halkının -ne az ne de çok- sistemli imhası olduğuna inandığımız mesajını vermek için buradayız.” vurgusu yaptı.
“DİSİ-AKEL arasında açıklama savaşı”
Aynı gazete DİSİ ve ELAM’ın Herzog’un Hristodulidis’i ziyaretine destek verdiğine işaret etti.
Gazeteye göre DİSİ AKEL’i Herzog’un Güney Kıbrıs ziyaretine gösterdiği sert tepkiyi “kışkırtıcı” buldu. AKEL için “Bölgenin güçlü bir ülkesiyle her diplomatik ilişkiyi kesmemizi istiyor.” ifadesini kullanan DİSİ “bölge ülkeleriyle aralarına duvar çekmeleri değil, duvarları yıkmaları gerektiğini oysa AKEL’in politikasının, ülkenin yalnızlaşması, radikal hareketler ve radikal İslamcı ülkelerle özdeşleşmesi anlamına geldiğini, bunun ülkenin çıkarlarına ters olduğunu ve bölgedeki rollerini ve ittifaklarını erozyona uğrattığını” savundu.
AKEL ise Hristodulidis hükümeti adına AKEL’e cevap vererek korkunç bir rol üstlenmekle suçladığı DİSİ’ye “hükümetin katiller ve savaş suçlularıyla şakalaşması halkın çıkarına değildir. Bugün ülkeyi ziyaret eden İsrail Cumhurbaşkanı Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren bir savaş makinesinin başındadır. İsrail ordusunun, aralarında 16 bin çocuğun da bulunduğu 45 binden fazla insanı katleden bombaların üzerine şahsen sevinçle imza atmıştır.” cevabını verdi.
DİSİ Basın Sözcüsü yeniden bir açıklama yayımlayarak “DİSİ ulusal çıkarları savunur, AKEL politikaları tehlikeli ve izole edicidir.” demekle yetindi.
DİSİ ile aynı duruşu sergileyen ELAM, açıklamasında, “Radikal islamcı unsurların sürecini kesebilmek için Batı dünyası ile iş birliği yapmak zorundayız. AKEL, Türk dış politikasına hizmet ediyor.” ifadelerine yer verdi.
Ekologlar-Vatandaşlar İş Birliği Başkanı Yorgos Perdikis, ülkenin “yarım yüzyıldır istila, işgal, göçmenlik ve kolonizasyon kurbanı” olduğunu öne sürerek “Hal böyleyken İsrail gibi bir ülkenin cumhurbaşkanını kabul etmek öfke ve soru işaretleri yaratıyor.” dedi.
İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işlemekle suçlandığı ve başbakanı ile savunma bakanı hakkında tutuklama emri çıkarıldığını hatırlatan Perdikis, “İsrail Cumhurbaşkanı’nın ziyareti barış ve insan hakları için mücadele edenlerde kaçınılmaz olarak hoşnutsuzluk yaratır. Herzog aynı suçu işlemiş addedilmese bile Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin karar gününe ‘adaletin kara günü için kara gün’ nitelemesinde bulunmuştu.” dedi. Perdikis, “Böyle bir ev sahipliğini haklı gösterecek herhangi bir enerji, siyasi, ekonomik maksat var mı? Halen, düşmanımın düşmanı dostumdur diye mi düşünüyoruz?” sorularını yöneltti.