
Evet, yine federasyon masalı... Yine aynı nakarat! “İki toplum eşit olacak, ortak karar alacak, barış içinde yaşayacak!” Peki, güzel kardeşim, bunu bizden başka kim söylüyor? Kıbrıslı Rumlar böyle mi düşünüyor? Yoksa masallarla Kıbrıslı Türkleri uyutup, sonra sahneyi tamamen ele geçirme planı mı bu?
Şimdi şöyle bir geriye dönelim. Hangi masayı biz devirdik? Hangi anlaşmayı biz sabote ettik? 2004 Annan Planı’nda kim “evet” dedi, kim “hayır” dedi? Sonuç? “Hayır” diyen ödüllendirildi, “evet” diyen cezalandırıldı. Hadi diyelim o zaman Batı’nın bize çifte standart uyguladığını anlamadık, peki 2017 Crans-Montana görüşmelerinde ne oldu? Türkiye ve Kıbrıslı Türkler elinden geleni yaptı, Rum tarafı yine kaçtı! Sonra? Suçlu kim? Tabii ki biz!
Bütün bu olup bitene rağmen hâlâ “federasyon” diyenler var. İyi de kardeşim, siz hiç dünyaya bakıyor musunuz? Mecliste çoğunluk kimdeyse yasalar onun dediği gibi geçer. Kamu düzeninde, devlet kadrolarında, polis teşkilatında, orduda kim çoğunluktaysa düdüğü de o çalar!
Kaderimiz ortak kararlarla şekillenecekmiş, tamam. Kıbrıslı Türklerin onayı olmadan hiçbir karar alınamayacakmış, o da tamam. Peki ya sokaktaki polisler? Ordu? Güvenliğimiz? Sahip olduğumuz mülkler? Çoğunluk kimde olacaksa, fiili kontrol de onun elinde olmaz mı?
Bugüne kadar hep böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak!
Bakın, şu soruyu bir daha soralım...
Eğer federasyon bu kadar mükemmel bir çözümse, neden yarım asırdır uygulanmadı? Çünkü Rum tarafının zihnindeki federasyon, Kıbrıslı Türkleri azınlık statüsüne sıkıştırıp, yavaş yavaş eritmekten başka bir şey değil! Ha, anlamayan varsa şunu da net söyleyelim... Federasyon dedikleri şey, Kıbrıslı Türkler için resmen siyasi intihar!
1974’ü unutun, diyorlar... Peki biz unutursak, Rum tarafının "Megali İdea" hayali de bitecek mi? Makarios’un o meşhur vasiyetini ne yapacağız? “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adını ancak Yunanistan’a bağlanınca değiştirin!” İşte zihniyet ortada!Rumlar federasyonu kabul eder mi? Elbette etmez! Çünkü istedikleri tek şey, Kıbrıslı Türkleri azınlık statüsüne sokup, iradesini yok saymak. Yasamada, yargıda, yürütmede tek söz sahibi olmak. Türk tarafının garantisini ortadan kaldırıp, zamana yayılmış bir "Enosis" gerçekleştirmek. O kadar!
Şunu bir kez daha söyleyelim...
Kıbrıslı Türklerin geleceği, Rum tarafının insafına bırakılamayacak kadar değerlidir. Bu meseleye "iki toplumun sorunu" gibi bakmak da büyük bir yanılgı. Kıbrıs, sadece Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların meselesi değil, uluslararası bir mesele. Doğu Akdeniz’in merkezindeki bu ada, büyük güçlerin çıkar çatışmalarının tam ortasında. Önce bunu anlamak gerek, sonra gerçekleri daha net görürüz.
Bizi federasyon masallarıyla uyutamazsınız!
Gerçek çözüm, iki egemen eşit devlet modelidir!
Bu kadar net!
Şimdi bir daha düşünelim...
Federasyon modeli gerçekten güvenli mi? Karar mekanizmalarında kim söz sahibi olacak? Geleceğimiz kimin elinde şekillenecek?
İki egemen eşit devlet modelini savunarak kendi geleceğimizi kendimiz mi belirleyeceğiz?
Cevap belli...
Uluslararası statümüzü sağlamlaştıracak tek yol, egemenliğimizi korumaktır. Çünkü gelecek bizim, Kıbrıslı Rumların değil!
Biz çok iyi biliyoruz ki bu masalın sonu hep aynı...
Çözümsüzlüğün devamı...
Bu yol statükoyu korumaktan başka bir şey değil...
Oysa biz statükoyu kıran tarafız!
Eski BM parametreleriyle çözüm aramak, yıllardır aynı labirentin içinde dönüp dolaşmak demek. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar, BM'nin sunduğu bu çerçevede tamamen farklı anlamlar çıkarıyor. Yani, ortada bir müzakere değil, karşılıklı bir yanılsama var.
Müzakere masasını federasyon masalıyla süsleyip, çözümsüzlüğü sanatsal bir dekorla saklamaya çalışanlar, aynı kısır döngünün mimarı olmaya devam edecekler.
KIBRIS TÜRKÜ ;reddedilmekten bıkmayan tutsak aşık gibi olmayacak...
Artık masal anlatmayı bırakın! Biz kendi kaderimizi kendimiz çizeriz!
Ve asla bir daha eskiye dönmeyiz...