
Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan bugünkü köşe yazısında belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 1999'da girdiği cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 1999'da tahliye edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tepkisini köşesine taşıdı.
"Erdoğan’ı hapse attıklarında sokaklar ne durumdaydı" başlıklı yazısında siyasi yasaklı hale getirilen Erdoğan'ın tepkisi ile İBB'deki yolsuzluk ve terör soruşturması sonrası Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından Özgür Özel'in sokak çağrısını karşılaştırdı.
Ahmet Hakan'ın yazısındaki ilgili kısım şu şekilde:
Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı idi. “Küt” diye görevden aldılar Erdoğan’ı. Terörden almadılar. Yolsuzluktan da almadılar. Peki neden aldılar? Şiir okumaktan. Sonra “siyasi yasaklı” hale getirdiler Erdoğan’ı. Bitmedi. Sonra da hapse attılar.
Çok iyi hatırlıyorum:
O dönemde halkın önemli bir kesiminde muazzam bir öfke vardı. Tepki büyüktü. Fakat Erdoğan, hiçbir zaman halkı sokağa çağırmadı. Ne yargı mensuplarını tehdit etti ne de vatandaşla güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmesine yol açacak işler yaptı.
Peki ne yaptı Erdoğan? Sükunetle, sabırla yargının verdiği karara uydu. Kararın apaçık haksızlık olduğunu bile bile.
"MASKE PROVOKASYON, AJANLIK VE KALLEŞLİK DEMEKTİR!"
Ahmet Hakan sokağa çağırmanın tehlikeli taraflarını ise şöyle sıralıyor:
Sokak çağrısı yaptığınız anda kontrol sizin elinizden çıkar. Kontrolsüzlük ise tehlike potansiyelini büyütür. Her şey bir kıvılcıma bakar hale gelir.Sokak çağrısı, sadece iyi niyetli vatandaş tepkisini harekete geçirmez. Her türlü illegal örgüt de durumdan vazife çıkarır. Onlar devreye girdiğinde ise geçmiş olsun.Sen sokağa çağırırsın, yüzüne maske takmış tipler çıkar sokağa. Maske, provokasyon demektir. Maske, ajanlık demektir. Maske, kalleşlik demektir.Sokak çağrısı, vatandaşla polisi karşı karşıya getirir. “Polisiyle çatışan vatandaş” görüntüsü, bir siyasi partinin köşe bucak kaçınması gereken görüntüdür.Sokak çağrısı, kaos çağrısıdır. Kaos ortamı, güvenliğin olmadığı bir ortama yol açar. En haklı olduğun anda bile bir anda haksız duruma düşüverirsin.HİÇ TEPKİSİZ OLUR MU?
Hakan yazısında 'meşru' tepkinin ise tarifini şöyle veriyor:
Peki hiç mi tepki gösterilmeyecek? Tabii ki gösterilecek. CHP gibi bir parti, tepki göstermenin meşru yollarını bulmak zorundadır. Kontrolünü sağlayabileceği, yönetebileceği, provokasyonlara kapalı bir tepki biçimi geliştirmelidir CHP.
CHP gibi bir parti... Tepkisini “illegal örgüt” gibi göstermez. Üyelerini tehlikenin içine atmaz. Taraftarlarını polisle çatıştırmaz. Provokasyonlara açık çağrılar yapmaz.