HABER7
Endişe verici boyutlara ulaşan kuraklık sonrası başlayan yağışlar, çiftçilerin yüzünü güldürürken, medyanın bu husustaki tavrı eleştiri konusu oluyor. Kar ve yağmur medyada sürekli “kabus” olarak yansıtılıyor. Rahmetle birlikte gelen yağışlara karşı karamsar tablo çizen medyanın genel tavrına itiraz sesleri yükseliyor.
Gazeteci yazar Fatih Selek, bu yö ndeki yanlış tutuma değindiği yazısında “metropol dili” vurgusu yaptı.
Yağışların “esaret”, “çile” gibi tanımlarla anılmasının hatasına değinen Selek, “olumsuz hava şartları” ifadesinin yağmur ve kar yağdığında değil yağmadığında yaşandığının altını çizdi.
YOLLARI AÇIK TUTAMAYANLARIN BECERİKSİZLİĞİNİ KARA, YAĞMURA YÜKLEMEYİN
Fatih Selek, Türkiye gazetesindeki makalesinde şu ifadelere yer verdi:
Dereler kurudu, göller çekildi, barajlar susuz kaldı. Bu sene fındık olgunlaşmadan döküldü. Ayçiçeği boy veremedi. Mısır, çay ve pancarda verim düştü. Karpuz tarlada yandı. Üzüm, kiraz, şeftali, kayısıda hasat iki hafta erken yapıldı. Geleceğimiz için suya ihtiyaç var. Hele de kar yağışlarına... Eskiler "Kar yılı kâr yılı" derler. Kar, berekettir, rahmettir. Ancak haber bültenlerinde 'kâbus' gibi gösteriliyor.
Yolları açık tutamayanların beceriksizliğinin faturası ‘kar’a çıkarılıyor. Yağışlar "esaret, uyarı, çile, sarı alarm" gibi ifadelerle yan yana kullanılıyor. Haberler, metropol insanının diliyle ve endişesiyle yansıtılıyor. "Olumsuz hava şartları" deniliyor mesela.
Karın ve yağmurun yağması, rüzgârın sert esmesi niye 'olumsuz' olsun ki? Aksine olumsuzluk yağmaması, esmemesi, donmamasıdır...