
Yapımcılığını ve senaristliğini Uğur Uzunok'un üstlendiği 8 bölümlük " Rüzgarlı Pazar" dizisi, TRT'nin dijital platformu tabii'de izleyicilere sunulacak.
Kutlu, diziye ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, 2000'li yıllarda İstanbul'da üst geçitlerin çok yaygın olduğunu belirterek, şunları anlattı:
"Bundan 40-50 sene önceki İstanbul'un üst geçitleri, ümmetin fukarasının geçim yolu edindiği bir yerdi. Özellikle işçi kesiminin yaşadığı gecekondu bölgelerinden, genç, ihtiyar, çalışabilir durumdaki insanlar, bir üst geçitten fabrikaların veya konfeksiyon ve otellerin olduğu tarafa geçerdi. Dönerken de akşam 'Paydos' dendikten sonra bu kalabalığı gören bizim işportacı milleti, fukara adamlar, buralarda geçimlik bir şey bulabilmek için üst geçitleri mekan tutmuştu."
Sonrasında işportacıların kaldırıldığını aktaran Kutlu, "Dolayısıyla üst geçitte üç kuruşa çalışan adamlar da ortadan kalktı. Sonradan üst geçitler de kalktı yani bu mazide kalmış bir şey ama aşağı yukarı 30 yıl İstanbullunun hayatında üst geçitlerin yeri olmuştur. Bizim hikayemiz de bu üst geçitleri mekan tutmuş insanları yani toplumun en dibinde yaşayanları, üç kuruş kazanca oralarda kar, kış demeyip tezgah açan insanları anlatıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"BEN BİR SETİ GÖRMEYELİ YARIM ASIR GEÇMİŞ"
Mustafa Kutlu, çokça yoksulluk hikayesi yazdığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Hatta benim 'Yoksulluk Kitabı' diye de bir kitabım var. Ben bu toplumun en altında bulunan insanların evlerine, barklarına, mahallelerine çok aşina olarak günler geçirdim. Dolayısıyla bu kitabın, maceranın da film olmasını çok arzuluyordum. Rahmetli Osman Sınav ile çok düşündük bunu nasıl yapalım, ne edelim diye ama ömrü vefa etmedi. Uğur kardeşimize nasipmiş. İnsan hayatta nasibi kadar yaşar, nasibi kadar yer içer."
Uzun yıllardır set ortamına girmediğini dile getiren Kutlu, "Ben bir seti görmeyeli yarım asır geçmiş. Daha önce yakınlığımız olan, kitaplarını bastığımız Halit Refiğ ve Metin Erksan'ın setlerine gitmiştim. Onlar Yeşilçam şartlarında çalışıyordu. Bu seti gördüğüm zaman dudağım uçukladı. Şehir gibi bir şey. Bu kadar personel, çalışan, oynayan. Elbette ki bunların sonucunda da güzel işler çıkıyor ortaya. 'Rüzgarlı Pazar' kitabının çekimlerini de böyle bir sette görmek bana nasip oldu. Çok memnunum bu durumdan. Çok iyi bir iş çıkacağını düşünüyorum." diye konuştu.
"SAMİMİYETİN ÇOK MÜHİM OLDUĞUNA İNANIYORUM"
Kutlu, seti görünce içini bir sevinç kapladığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Dedim ki, çocuğu yad ellere vermedik, bizden olanlara verdik. İnşallah onun kadrini kıymetini bilirler. İnşallah bahtı açık olur. Karakterler, bir maceranın kadrosunu teşkil ediyor. Hayalhanemde böyle tipler var. Benim ömrüm dört duvar arasında, masa başında değil de hep çarşı, pazar, girilmeyen, çıkılmayan yerlerde, imalathaneler, gecekondular, kahvelerde geçti. Masanın başında daktilo veya bilgisayarla yazan biri değilim. Bilgisayar açmasını bilmem. Elimle yazıyorum ve bir oturuşta bir hikaye yazdığımı biliyorum."
Samimiyetin önemine işaret eden Kutlu, "Bir başarım olduysa veya okuyucular yazdıklarımı sevdiyse tek kelimeyle samimi olduğu içindir. Samimiyetin çok mühim olduğuna, günümüz toplumunda samimiyetin giderek kaybolduğuna inanıyorum. Bu çok kötü bir şey. İnsanların samimi olmaktan uzaklaşmaları, hep hesap yapmaları benim hiç sevmediğim bir şey. Dolayısıyla benim yazdıklarımın başat unsuru samimiyettir. Onun için seviyorlar. İnsanlar kendilerinden bir şeyler buluyor içlerinde. 'Bu arkadaş kalbinden konuşuyor.' diyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Mustafa Kutlu, ilkokuldan itibaren resim yaptığına da dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Güzel sanatlar akademisine girmeyi düşünüyordum. O zamanlar güzel sanatlar akademisi Fındıklı'daydı ve imtihanı ayrı yapılıyordu. Ben posta treniyle Erzincan'dan İstanbul'a üç günde geldim imtihana girmek için. Güzel sanatların binasından içeri girdim. O zamanlar Erzincan'ın dışına çıkmış birisi değildim. Saf bir Anadolu çocuğuydum. Baktım atmosfer hiç bana göre değil. Kız erkek ilişkileri, yakınlaşmalar, oturmalar, kalkmalar, içmeler. Biz gün görmemiş taşra çocuğuyuz. 'Ben burada yapamam.' dedim."
"RESİM YAPAMIYORUM, HİÇ OLMAZSA DERDİMİ YAZIYLA ANLATAYIM DEDİM"
Hayatının en önemli unsurlarından birinin de futbol olduğunu söyleyen Kutlu, "Futbol oynuyordum ben o sırada. Taksim'de bir akrabamın evinde kalıyordum. O zamanlar antrenmanları seyretmek ücrete tabi değildi. Antrenman sahasına gidip efsane Galatasaray kadrosunu seyrediyordum. Metin Oktay'ı seyrettim ve memlekete dönünce 'Ben Metin Oktay'ı gördüm.' dedim. Bu yazma işi sonradan bana gelmiş bir şey." ifadelerini kullandı.
Usta yazar Kutlu, edebiyat fakültesindeki yıllarında resim işinin sekteye uğradığını belirterek, "Madem resim yapamıyorum hiç olmazsa derdimi yazıyla anlatayım dedim. Orhan Okay hocamızın da büyük yakınlığını gördüm. Hayatımın kırılma noktalarından biri de Orhan Okay'ın odasında, Hareket Mecmuası'nı çıkaran Ezel Erverdi ile tanışmam olur. Bizi tanıştıran Orhan Okay idi. Şanslı bir insanım, yazdıklarım hemen yayınlandı. O gün bugün, aradan yarım asırdan fazla geçmiş." şeklinde konuştu.
Dizide, İsmail Hacıoğlu, Ayça Ayşin Turan, Özgür Cem Tuğluk, Uğur Arslan, Melis Babadağ, Hakan Boyav, Sude Zulal Güler, Turgay Aydın, Yonca Şahinbaş, Almıla Uluer, Erman Saban, Zeynep Özyağcılar ve Mehmet Oğuz Dinçer'in rol alıyor.